Herkes denize atlıyor diye biz de mi atlayalım
Konut kredilerinde faiz yarışına temkinli bir şekilde yaklaşan Şekerbank Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Göktan, bu tutumlarını ‘Herkes denize atlıyorsa biz de mi atlayalım’ sözüyle açıkladı.
Zararına rekabet edilmeyeceğini vurgulayan Göktan, ‘Bankacılık agresif değil, tedbirli ve sakin olmayı gerektiren bir iş’ dedi. Göktan, ortakları Rabobank ile mortgage’da ise çok daha iddialı olacaklarını söyledi.
Konut kredilerinde bankalararası faiz yarışı tüm hızıyla sürerken, bazı bankaların bundan uzak durmaya çalıştığı gözleniyor. Hollandalı Rabobank ile ortaklık sürecini yıl sonuna kadar tamamlamaya çalışan Şekerbank da bunlardan biri. Rekabete faiz oranını yüzde 1.24’ten yüzde 1.19’a indirerek ‘temkinli’ bir şekilde katılan Şekerbank’ın Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Göktan, ‘Herkes denize atlıyor diye biz de mi atlayalım’ yorumu yaptı.
VADE UYUMSUZLUĞU RİSK:
Bankacılığın son 50 yılın en güçlü dönemini yaşadığını belirtmekle birlikte sektörün gündeminde en önemli sorunun şu anda vade uyumsuzluğu olduğunu belirten Göktan, ‘Türkiye’de bankacılık mevzuatı çok karmaşık ve risk taşıyor. Mevzuat birçok yaptırımlarla dolu. Kamuoyu her sorunu bankalara yüklüyor’ diye konuştu. Vade uyumsuzluğuna karşın yurtdışından bulunan kaynaklarla fonlanan konut kredileri konusunda ise Göktan, önceklikle ‘Konutu diğer kredilerle kıyaslamamak lazım’ dedi.
REKABET ZARARINA OLMAZ:
Konut kredilerinde müşteri ile banka arasında çok uzun sürecek bir ilişki kurulduğuna dikkat çeken Göktan, ‘Elbette bunun getireceği kazançlar var, o nedenle biz de faiz oranımızı yüzde 1.19’a çektik’ dedi. Göktan, Rabobank’la ortaklık sonrası mortgage’da iddialı olacaklarını söylerken konut kredilerinde temkinli bir indirimden yana olmalarını ise, ‘Mortgage ayrı, kredi olayı ayrı. Kár edebildiğin sürece rekabet edersin, zararına rekabet olmaz. Bankacılık aslında agresif olmamayı gerektiren bir iş, tedbirli ve sakin olmak gerekir’ diye açıkladı.
KANLI REKABET:
Bu nedenle agresif bir tutum izlemediklerini söyleyen Göktan, şöyle konuştu: ‘Başkaları denize atlıyor diye biz de mi denize atlayalım. Diğer bankalar denize atlıyor demek istemiyorum ama bankacılık sektöra tedbirli ve sakin olmak zorunda. Bu konu Bankalar Birliği’nde de konuşuluyor, herkes ne yaptığının bilincinde, neticede herkes ayağını yorganına göre uzatıyor. Aslında rekabet faiz yarışına dönüşmese çok daha iyi olurdu. Bankacılık sektöründe geçmişten beri rekabetin yoğun yaşandığı bir sektör, bunun sonucu 23 banka battı. Zaten bizim sektörün dışında birbirinin gözünü oyan, rekabetin bu kadar kanlı olduğu başka bir sektör var mı?’
KRUGMAN OKUYOR:
Hasan Basri Göktan, ‘emlak balonu patlar mı’ yönündeki sorulara ise Amerikalı ünlü ekonomist Paul Krugman’ın yorumlarının iyi değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Balonun gürültü bir şekilde olmasa bile patlayarak söndüğü görüşünde olan Krugman ise bu konuda şu uyarıları yapıyor: ‘Emlak fiyatlarındaki artış borsadaki artışa kıyasla geride kalıyor. Fiyatların bir günde yüzde 23 oranında gerilediği ‘Kara Pazartesiler’ artık yok. Nitekim, genellikle emlak balonunun sönmesinin ardından fiyatlar bir süre daha artmaya devam eder. ABD’de de emlak balonunun söndüğü yönündeki haberler fiyatların inişe geçtiği şeklinde gelmeyecek; satıcılar artık alıcıların vermek istemeyecekleri fiyatlar talep edeceklerinden, satışların azalması ve envanterlerin yükselişe geçmesi şeklinde kendini gösterecek. Bu süreç de başlamış olabilir. ABD ekonomisi de fazlasıyla emlak balonuna bağımlı hale geldi. 2001 yılından beri gözlenen ekonomik canlanmayı konut inşaatına ve mortgage’e dayanan tüketici harcamalarına borçluyuz. Şimdi ise balon hava kaçırm