Dolar
38,0116
0,47%
Euro
41,1544
0,14%
Sterlin
49,1198
-0,01%
Bitcoin
3.322.149
0,00%
BİST-100
9.044,64
-7,81%
Gram Altın
3.688,929
0,29%
Gümüş
33,17
0,36%
Faiz
53,12
0,00%

Ekrem İmamoğlu terör soruşturmasında 1 saat boyunca 10 sayfa ifade verdi suçlamaları reddetti

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, savcılıktaki sorgusunda ilk olarak terör soruşturması kapsamında ifade verdi. Ekrem İmamoğlu'nun bu soruşturması 1 saat sürdü ve ifadesi 10 sayfa tuttu. İmamoğlu'nun yolsuzluk soruşturmasındaki ifadesi ise 2.5 saat sürdü. İmamoğlu'nun bu soruşturmada 2 sayfalık ifade verdiği öğrenildi.

23.03.2025 03:42Güncelleme: 23.03.2025 05:53
Ekrem İmamoğlu terör soruşturmasında 1 saat boyunca 10 sayfa ifade verdi suçlamaları reddetti
16px
32px

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İBB'ye yönelik "terör" soruşturması kapsamındaki savcılık ifadesine ulaşıldı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın da aralarında yer aldığı 7 kişi bu dosya kapsamında sorgulandı. 

1 SAAT BOYUNCA 10 SAYFALIK İFADE VERDİ

Terör Suçları Soruşturma Bürosunca ifadesi alınan İmamoğlu'nun, savcıya 1 saat boyunca 10 sayfalık ifade verdiği öğrenildi. İmamoğlu, kollukta ayrıntılı şekilde ifade verdiğini belirterek, ifadesini aynen tekrar ettiğini söyledi.

'BENİM AİLEMİN VE ŞAHSIMIN ETRAFINDA TERÖRLE İLGİLİ KİMSE BARINAMAZ'

"Terör örgütleri içerisinde aktif olarak faaliyet gösteren akrabanız veya yakınınız var mı?" sorusunu İmamoğlu, "Benim ailemin ve şahsımın etrafında terörle ilgili kimse barınamaz, bir parçası olamaz. Bunun bana sorulmasını bile zul kabul ederim" diye cevapladı.

İmamoğlu, "Kent Uzlaşısı" ile ilgili soruyu şöyle yanıtladı:

"2018 Aralık ayında İBB Başkan adayı olarak Millet İttifakı tarafından ilan edildim. O dönemde İstanbul'da Millet İttifakı'nı temsil eden CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'den izin alarak, 'Millet İttifakı adayıyım bunu elbette söyleyeceğim ama müsaadenizle buradan İstanbul İttifakı adayı olduğumu ifade etmek isterim. Bu anlayış ile ileride bütün ülkemizde Türkiye İttifakı'nı temsil etmemiz gerekir' dedim. O günden bugüne her siyasi yarışta, özellikle İstanbul seçimlerinde İstanbul İttifakı ve Türkiye İttifakı ifadelerini sayısız kere kullandım. Başka bir siyasi partinin yaptığı tarif ve o tarifi, aynı duyguyu paylaşan kişilerin durumu kendilerini bağlar. 'Kent Uzlaşısı' ifadesinin DEM Parti söylemi olduğunu biliyorum. Yukarıda ismi geçen terör örgütleri ve bağlantılı bir kısım terör örgütü üyelerinin ne isimlerini ne söylemlerini biliyorum ne de takip ettim, öyle bir merakım da yoktur. 2024 yerel seçimleri öncesi bilindiği üzere İstanbul'da DEM Parti büyükşehir belediye başkan adayı olarak Meral Danış Beştaş'ı çıkarmıştır. Dolayısıyla yarıştığımız adaylar içerisinde DEM Parti'nin adayı da vardır. Buna rağmen CHP, İstanbul ve birçok ilimizde Türkiye İttifakı söylemini sloganlaştırarak kapsayıcı bir yerel seçim politikası gütmüştür. Bu çerçevede İstanbul ve Türkiye'nin muhtelif illerinde, ilçelerinde oluşan meclis üyesi listelerinde her parti ve görüşten isimler dahil edilmiştir."

İstanbul'da birçok ilçede geçmişte başta AK Partili olmak üzere İYİ Parti, MHP, BBP ve DEM Parti gibi birçok partide siyaset yapmış insanların listelere dahil edildiğini belirten İmamoğlu, şunları söyledi:

"Bu süreç, CHP Genel Merkezi üzerinden onaylı listeler halinde ilçelere tevdi edilmiş ve ilçe seçim kurullarına teslim edilmiştir. Bilinmelidir ki ilçe seçim kurulları, hakkında terör örgütü üyeliği dahil farklı sebeplerle seçilme hakkına sahip olmayan kişileri listelerden çıkartır ve onların yerine isim verilmesi konusunda tanınan sürede tamamlanması istenir.

Soruda gördüğüm kadarıyla 2022'de tespit edildiği söylenen insanların 2024 yılındaki bu listelerde görülmesi halinde müdahale edilmesi ve çıkartılması gerekirken, AK Parti'nin İstanbul'da ve 26 ilçede kaybettiği seçimden yaklaşık 7 ay sonra başlatılan soruşturma süreciyle meclis üyelerinin bahsi geçen ve terör örgütü üyesi olduğu ifade edilerek yasal işlem başlatılmıştır. Bu işlemi bir kasıtlı itibarsızlaştırma süreci olarak görüyorum. Ya İlçe Seçim Kurulu görevini yapmamıştır ya da Yüksek Seçim Kurulu görevini yapmamıştır ya da yürütülen soruşturmalar hakkaniyetli değildir. Sonuçta işlem yapılan insanların içinde devlet memuru dahi vardır. Konuyla ilgili bilgim bu kadardır. 'Kent Uzlaşısı', bana değil şu anda Türkiye'nin mevcut siyasi gündeminde hükümetle yoğun diplomasi içerisinde bulunan DEM Parti yöneticilerine sorulmalıdır."

İmamoğlu'na, "Kent Uzlaşısı' kapsamında İstanbul ilçe belediye ve büyükşehir belediye meclis üyelikleri ile belediye başkan yardımcılarından 18 şahsın UYAP verilerine göre terör kayıtlarının olduğu, yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında yapılan yazışmalarda bahse konu 18 kişinin 2024 yerel seçimlerinin yaklaşık 1 ay öncesinden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nden CHP'ye üye olarak geçtikleri ve karar mekanizmalarında yer almalarının sağlanması"na yönelik tespitler soruldu.

İmamoğlu, bu soruyu, "39 ilçede yaklaşık 1500'e yakın meclis üyesinin kim olduğu ya da kimlerle iltisaklı olduğu meselelerini bilmem mümkün değildir" yanıtını verdi.

AZAD BARIŞ'LA İRTİBATI SORULDU

Soruşturmanın şüphelilerinden Azad Barış'la irtibatının sorulması üzerine İmamoğlu, "Azad Barış isimli şahsı tanıyorum. Azad Barış'la tanıştığım yaklaşık 7 yıl içerisinde, sohbet ya da toplantıların hemen hemen tamamında DEM Partili bir kısım milletvekillerinin de olduğu buluşmalar yaptım. Azad Bey bu toplantıların tümünde tam eğitimini bilmemekle beraber sosyolog, siyaset bilimci ve toplumsal siyasi araştırmalar yapan bir kurumu üzerinden değerlendirmeler yapmak ve siyasi açılımlarını paylaşmak adına DEM Partili milletvekilleriyle bir araya gelerek bizim de masamızda bulunan bazı arkadaşlarımızla birlikte siyasi değerlendirmelerini dinlediğimiz, muhtelif toplantılar yaptığımız şahıstır. Azad Bey ile tanıştığım 2019 yılında da eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısıydı" dedi.

Tam hatırlayamamakla birlikte, ondan fazla kez Azad Barış'la, diğer çoğunluğu DEM Parti milletvekili olan gruplarla birçok toplantı yaptıklarını kaydeden İmamoğlu, bu toplantıların içeriğinin tamamen teknik sunumlar ve araştırmalar şeklinde olduğunu, sunumları çoğunlukla Barış'ın yaptığını ifade etti.

GİZLİ TANIK İLKE'NİN BEYANLARI SORULDU

Gizli tanık İlke'nin, "2024 yerel seçimlerinde DEM Parti'nin CHP'yi desteklemesi için sağlanan para trafiği Murat Ongun tarafından gerçekleştirildi. DEM ile CHP arasındaki bağlantıyı ise Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ile Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Ekrem İmamoğlu'nun kurduğu Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan sağladı. DİAYDER isimli dernek üzerinden alımlarda da Mahir Polat'ın aracı olduğuna ilişkin konuyla ilgili kamuoyuna haberler yansıdı. Dernek kapsamında terör örgütü ile bağlantılı kişiler bulunuyordu. Bu kişiler işe alındı" beyanları okunarak, İmamoğlu'na bazı sorular yöneltildi.

İmamoğlu, Mehmet Ali Çalışkan'la 2018 yılında İBB başkan adayı olduğu tarihte tanıştığını söyledi.

Reform Enstitüsü'nün düşünce kuruluşu olarak geliştirmek arzusunda oldukları bir kurum olduğunu dile getiren İmamoğlu, ancak zaman içerisinde henüz çok etkin bir faaliyette bulunmaya dönük planlama oluşturulamadığını, vakfın kurucuları arasında kendisinin de yer aldığı kaydetti.

İmamoğlu, ifadesini şu şekilde sürdürdü:

"DEM Parti'yle CHP arasındaki bağlantı ve finansman ilişkisini kurmakla ilgili ne Murat Ongun'un, ne İBB Genel Sekreter Yardımcısı olan Mahir Polat'ın, ne de Şişli Belediye Başkanımız Resul Emrah Şahan'ın ilişkisi yoktur. Herhangi bir tespitim ve şahitliğim olmamıştır. Kaldı ki CHP'nin Cumhuriyet'le yaşıt siyasi geçmişinde ve kurumsal yapısında bir partiyle ilişki kurma konusunda dışarıdan bir kimsenin aracılığa ihtiyacı yoktur, olamaz. Gizli tanık uygulamasını da beyanlarını da kabul etmiyorum. Çoğunlukla uydurma, kumpas içerikli ve yalan ifadelerdir."

GİZLİ TANIK MEŞE'NİN İFADESİ DE YÖNELTİLDİ

Savcılık, İmamoğlu'na, soruşturma kapsamında ifadesine başvurulan gizli tanık Meşe'nin bazı beyanlarını okudu.

Gizli tanık, ifadesinde Yiğit Oğuz Duman adlı kişinin İBB yapılanmasını gerçekleştirdiğini, birçok firmaya İBB yapılanması esnasında çıkar sağladığını, İBB iştiraklerindeki kişilerin işe girişlerinin koordinasyonunu yaptığını, özellikle sözleşmeli personelin işe alımlarında CHP ve HDP örgütleri gibi yerlerden gelen listeleri yerleştirdiğini söyledi.

Emekli büyükelçi olduğunu beyan ettiği Mustafa Osman Turan adlı kişinin emekli olduktan sonra İmamoğlu'nun Dış İlişkiler Başkanı olarak görev yaptığını öne süren gizli tanık, bu kişinin gerek Birleşmiş Milletler'de gerekse Gates Vakfı'nda bağlantılarının güçlü olduğunu, diplomatik misyonları süresince edindiği tüm bilgileri İmamoğlu'nun yurt dışında gerçekleştirdiği görüşmelerde kullandığını anlattı.

Gizli tanık, Turan'ın Türkiye ile ilgili elinde bulundurduğu önemli konuları İmamoğlu'nu yurt dışında parlatmak maksadıyla koz olarak kullandığını belirterek, "Paris Olimpiyatları'nda gündem olan İstanbul Tanıtım Alanı'nın yapılmasında Spor AŞ Genel Müdürü Renan Bey ve Heymo Organizasyon firması ile Olimpiyat Komitesi dahil tüm dış misyonların organizasyonlarını kendisi yapmıştır" dedi.

İstanbul Planlama Ajanı için yapılan çalışmaların BİMTAŞ AŞ üzerinden gerçekleştirildiğini kaydeden gizli tanık, BİMTAŞ'ın organize ettiği çalıştaylar ve etkinliklerde ihale edilen firmalar üzerinden normalden fazla miktarlarda para alındığını ya da eksik hizmet verildiğini, iş ihale edilse dahi sponsorlardan para alınıp ihale firmasına direkt sponsordan gelen parayla ödeme yapıldığını aktardı.

Gizli tanık, gözaltındaki Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan için "İBB'deki ilk görevine BİMTAŞ'ta başlamıştır. Kendisi radikal solcu bir insan olup PKK sempatizanı olduğunu biliyorum. BİMTAŞ'tan sonra İstanbul Planlama Ajansı'nın (İPA) başına geçti. İPA'yı yeni bir rüşvet çarkı oluşturmak için kurdular. Şahan, burada ağırlıklı olarak PKK sempatizanlarını işe aldı... Sonrasında büyük bir imaj değişikliğine giderek Şişi Belediye Başkanı olmuştur" ifadelerini kullandı.

Oktay Kargül adlı kişi ile Şahan arasında önemli ideolojik bağlantı ve koordinasyon bulunduğunu belirten gizli tanık, "Kendileri zaten Şişli'de bir komün hayatı yaşamaktaydılar. Sonradan taşındı mı bir bilgim bulunmamaktadır" dedi.

Savcılık, İmamoğlu'na gizli tanığın beyanlarında yer alan terör örgütleriyle iltisaklı kişilerin işe alımları ve anlattığı diğer hususlarla ilgili detaylı ifadesini sordu.

'GİZLİ TANIK İFADELERİNİ ŞİDDETLE REDDEDİYORUM'

İmamoğlu, bu soruya "Okunan gizli tanık ifadelerini şiddetle reddediyorum. Tümüyle yalan, iftira, uydurmadır. Bahsi geçen bir kısım yakından tanıdığım insanların namusuna, şerefine ve haysiyetine hakaret içeren seviyesi çok düşük cümlelerde doludur. Yüce Türk yargısının böyle bir gizli tanık yöntemini tercih ederek üç kez tarihi oy rekorlarıyla İstanbul'da seçim kazanmış, 16 milyon İstanbullunun belediye başkanını bunlarla muhatap etmesini derin üzüntüyle karşılıyor ve kınıyorum" yanıtını verdi.

Reform Vakfının 2024 ve 2025 yıllarındaki para transferi ilişkisinde bulunduğu şahıslardan Mesut Yeğen adlı kişinin "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan yargılamasının bulunduğunu hatırlatan savcılık, söz konusu vakfın hangi amaçla kurulduğunu, faaliyet alanlarını, maddi kaynağı nasıl sağladığını, Yeğen'in kim olduğunu ve bu şahsa para transferlerinin amacının ne olduğunu sordu.

İmamoğlu, vakfı düşünce kuruluşu ve ülke politikalarına ilişkin çalışmalar yapmak üzere yakın arkadaşlarıyla birlikte Reform Enstitüsü adıyla kurduklarını söyledi.

YEĞEN'E YAPILAN ÖDEMELERDEN HABERİ OLMADIĞINI SAVUNDU

Mesut Yeğen adlı kişinin, öğrendiği kadarıyla profesör ünvanı bulunan akademisyen ve siyaset bilimci olduğunu dile getiren İmamoğlu, Yeğen'in söz konusu suçtan beraat ettiğini, kararın da 2021'de kesinleştiğini anlattı.

İmamoğlu, vakfın gelirinin üyelerin bağışlarıyla sağlandığını, kurucu olarak yer alsa da hiçbir zaman yönetim kurulunda bulunmadığı için Yeğen'e yapıldığı iddia edilen ödemenin ne için olduğuna dair bilgisi olmadığını savundu.

"Kent Uzlaşısı" tanımına ve bu fikrin gerçekleştirilmesine ilişkin bilgi, görgü ve katkısı sorulan İmamoğlu, "Bahse konu kavramı hiç kullanmadım. Dolayısıyla katkım da bulunmamaktadır. Ayrıca başka bir siyasi partiye benim fikri ve söylemsel bir katkım olması düşünülemez. Belediye meclis üyelerini belirleme yetkisi CHP'nin genel merkezine aittir. Bu konuda da herhangi bir katkım bulunmamaktadır. Ayrıca duyduğum ve bildiğim kadarıyla DEM Parti haricinde başkaca siyasi partilerden de seçime kısa bir zaman kala istifa edip CHP listelerinden belediye meclis üyeliklerine giren bir kısım meclis adayı da olmuştur" ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, Esenyurt Belediye Başkanıyken "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklanan Ahmet Özer'in adaylık sürecine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

"Esenyurt'ta aday olarak belirlenen arkadaşımızın çekilmesine müteakip Esenyurt ilçesinin demografik yapısına uygun olduğu düşünülen ve geçmişte benim de danışmanlığımı yapmış CHP üyesi Prof. Dr. Ahmet Özer, CHP Genel Merkezi tarafından aday gösterilmiştir. Bu süreçlerin tamamı Büyükşehir Belediye Başkan adayının tavsiyesi, İl Başkanlığının çalışma ekibine sunulması akabinde İl Başkanlığı bu öneriyi olumlu bulması halinde genel merkeze taşır. Genel merkezde bu karar, Merkez Yürütme Kurulu önerisiyle parti Meclisinde oylanarak verilir. Süreçler bu şekilde işletilmiştir."

İmamoğlu, ifadesinin devamında, kapısına yüzlerce polis gönderilerek gözaltına alınmasını kınadığını belirterek, hakkındaki soruşturmaların içinin boş olduğunu öne sürdü.

YOLSUZLUK SORUŞTURMASINDAKİ İFADESİ 2.5 SAAT SÜRDÜ

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İBB'ye yönelik "yolsuzluk" soruşturması kapsamındaki savcılık ifadesine de ulaşıldı. Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca ifadesi alınan İmamoğlu'nun, savcıya yaklaşık 2,5 saat süreyle, 2 sayfalık ifade verdiği öğrenildi.

Kendisine gösterilen fotoğraflara karşı İmamoğlu, "Ben fotoğraflarla ilgili cevap vermek istemiyorum" dedi.

İBB Başkanı ve Türkiye'de en fazla gündemde olan kişilerden olduğunu belirten İmamoğlu, "Hayatım halkın arasında geçiyor ve insanlarla ilgili en fazla güvendiğim şey, bir kere gördüğüm insanları tanımak ve hatırlamak üzeredir. Ancak listeli bir şekilde fotoğraf tablosunun önüme konularak, büyük bir bölümünün benimle çalışan, özel yaşamımda benimle ilişkili ve siyasi olarak yol arkadaşı olduğum belli insanların bana sorulmasını şahsıma uygun bir soru yöntemi olarak görmüyorum. Zaten fotoğrafta olan kişilerle ilişkilerim bellidir ve tespitlidir. Diğerleriyle ilgili tanımadığım insanları gözümle hatırladığım kadarıyla ifade ederek tanımaya çalışacak çaba içerisinde olacak bir kişi değilim" ifadesini kullandı. İmamoğlu savunmasını şu şekilde sürdürdü:

"Bana sormuş olduğunuz Sarıyer İlçesi Reşitpaşa Mahallesi'nde bulunan 624 ada, 175 parselde yer alan kamulaştırma ile ilgili tamamen belediyenin bölgeyi yeşil alan olarak halkın huzuruna sunması için yapılmış bir çalışmadır. Belediye olarak binlerce kamulaştırma işlemi yapılmıştır. Bu da onlardan sadece bir tanesidir. Yasemin Eroğuz tarafından satın alınan söz konusu yer her ne kadar MASAK raporunda 3 milyon matrahlı ve 250 bin lira kapora ödemesi şeklinde gözükmüşse de söz konusu arazinin alımı için Türkiye İş Bankası'ndan iki ayrı kredi kullanılmış olup, ödemeler kredi vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Bu hususun tekrar araştırılmasını istiyoruz."

'EN ÖNEMLİ HUSUSUN ŞEFFAFLIK OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİRİM'

Soruşturmanın şüphelileri Emrah Bağdatlı, Adem Soytekin, Hüseyin Köksal ve Fatih Keleş gibi şahısların mal varlığıyla ilgili artışlar hakkında bilgisi olmadığını savunan İmamoğlu, savunasında şunları kaydetti:

"Kendi ticari hayatlarıdır. Bir kamu yöneticisi olarak, kamu ahlakına sahip olduğunu iddia eden bir kişi olarak en önemli hususun şeffaflık ve hesap verilebilirlik olduğunu çok iyi bilirim. Hayatım ile ilgili hiçbir hususun gizliliği olmamıştır. Hele hele kamu yöneticisi olduktan sonra gizlilik olamayacağını da bilen birisiyim. Ticaretimle ilgili, ailemle ilgili tüm hususlar, kamuoyunun önünde şeffaf bir biçimde sürmektedir. Üç nesildir ticaretin içinde olan bir insan ve dünyanın en büyük şehirlerinden birinin belediye başkanı olarak kamuda hesap sormanın ve hesap vermenin çoklu yöntemleri var iken 4 gün önce sabah 06.00'da yüzlerce polisle evden bir insanın alınması ve oluşan gündem ile Türkiye'ye büyük bedeller ödetilmesi, ilave olarak da insanların mutsuz ve huzursuz hale getirilmesi ve son olarak mübarek ramazan ayında kul hakkı yenmesi, benim ve milletimin çok ağrına gitmiştir. Üzülerek bir şehrin yollarının kapandığı, giriş-çıkışın denetlenir hale geldiği, koca ilçelerin tümüyle barikatlarla çevrili bir ortamın, benimle ilgili soruşturma süreçlerinin ve gözaltına alma eyleminin ne kadar yanlış olduğunun göstergesidir."

İmamoğlu, savunmasını şu şekilde tamamladı:

"Doğru yöntemi tercih etmeyip namusuma, haysiyetime leke getirecek uygulamaları yapanların, raporları düzenleyenlerin Allah'ın verdiği ömür kadar mücadelemi hukuki zeminde sonuna kadar arayacağıma yemin ettim. Benim söyleyeceklerim bunlardan ibarettir."

patronlardunyasi.com

benzer haberler