Türkiye bu yıl da ilk 6 ayda gelen turist sayısı ve turizm gelirlerinde yeni rekorlara koşuyor. Ancak Akdeniz çanağında önemli bir noktada bulunan Türkiye, yat turizmi konusunda istenilen noktaya hâlâ ulaşmış değil. Şu anda Akdeniz çanağında yat bağlama kapasitesinin yüzde 85'lik bölümünü İtalya, İspanya ve Fransa paylaşıyor. Her yıl Akdeniz'de ve Ege'de 700 binin üzerinde tekne dolaşıyor. Bu teknelerin sadece 3-5 bini Türkiye'ye uğruyor. Türkiye'de 7 adet marinanın işletmeciliğini yapan Setur Marinaları Genel Müdürü Vedat Midilli, yat turizminin Türkiye'ye getirisinin çok büyük olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Yatı ile Türkiye'ye gelen bir turist 30 turistin harcadığı parayı harcıyor."
Türkiye'nin yat turizminde bulunduğu noktayı görmek için diğer bazı ülkelerdeki rakamlara bakmak yeterli. Bugün Türkiye’deki marinaların yat bağlama kapasitesi sadece 10 bin. Oysa Fransa 120 bin, İtalya 85 bin yatı ağırlayabilen marinalara sahip. Türkiye'de şu anda 40'a yakın işletme belgeli marina faaliyet gösterse de ülkemizin kapasitesinin 120 marinayı kaldırabileceği belirtiliyor.
Türkiye'de yat turizminde elde edilen gelir yılda 2.5 milyar dolar. Aslında Türkiye'nin mevcut potansiyeli ile bu rakamın 5 milyar dolara çıkması çok da zor değil. Tabi bunun gerçekleşmesi, yat turizminin gelişmesi ile doğru orantılı.

Özel sektörün de ilgisini çekti
Türkiye'nin en donanımlı marinaları Güney Ege ve Akdeniz kıyılarında İzmir, Kuşadası, Bodrum, Datça, Bozburun, Marmaris, Göcek, Fethiye, Kalkan, Kaş, Finike, Kemer ve Antalya'da yer alıyor.
Türkiye'nin marina sayısı bakımından yetersiz olmasının yanında mevcut marinaların doluluk oranları da yüzde 60'larda. Marina sayısının artırılmasının yanı sıra Akdeniz'de dolaşan yatların da Türkiye'ye çekilmesi gerekiyor.
Türkiye'de bir marinanın yatırım maliyeti 10 milyon dolardan başlıyor ve 30 milyon dolara kadar çıkıyor. Daha önceleri Türkiye'de marinalar devlet tarafından yapılıyor ve özel sektöre işletmek amacıyla veriliyordu. Fakat son yıllarda özel sektör, bu konudaki potansiyeli keşfetti ve art arda marina yatırımları yapılmaya başlandı. Bunlardan birisi Doğuş Holding'in Turgutreis'te 30 milyon dolara yaptığı marina. Bir diğeri de Profilo Holding'in Yalıkavak'ta 30 milyon euroluk yatırımla yaptığı Port Bodrum Yalıkavak Marinası.

Bürokratik engeller azalıyor
Bugüne kadar Türkiye'de marina sayısının artmamasının arkasındaki en büyük nedenlerden birisi bürokratik engellerdi. Örneğin marina yatırımı yapmak isteyen bir girişimci, işletme belgesi alabilmek için 8 ayrı bakanlığa bağlı 13 genel müdürlüğe başvuru yapıyor ve bu işlemler için en az 2 yıl beklemek zorunda kalıyordu. Şu anda bu konularda ciddi anlamda kolaylıklar sağlanmaya başlandı.
Türkiye'nin yat turizminde potansiyelinin çok büyük, fakat aldığı payın da çok küçük olduğunu kaydeden Setur Marinaları Genel Müdürü Vedat Midilli, daha alınacak çok yol olduğunun altını çiziyor.
Şu anda Akdeniz çanağından dolaşan 500-600 bin tekneden sadece 3 bininin Türkiye'ye uğradığını kaydeden Midilli, bu sayının bile iki katına çıkması halinde yat turizmi açısından ciddi bir hareketlenme yaratacağını söylüyor.
Türkiye'nin kitle turizminde çok ucuza satıldığını da kaydeden Midilli, "Ben bunu bir kaynak israfı olarak görüyorum. Dünyada yapılan bir hesap var. Bir yat kitle turizmi ile gelen 30 turiste bedel bir ekonomik değer bırakıyor. Bu insanlar kültür ve gelir düzeyi yüksek insanlar. Alışveriş yapıyorlar. Yat turizmi bir tur operatörüne bağlı olarak yapılan turizm çeşidi değil. Kişi bağımsız hareket ediyor. Bu nedenle herhangi bir olaydan etkilenmesi söz konusu değil" şeklinde konuştu.
Midilli, arz ve talep dengesi açısından yeni marinalara şu anda gerek olmadığını belirterek, "Yavaş yavaş doğru yerlere marinalar yapılması gerekiyor. Bu nedenle yeni marinaların şimdiden planlanması gerekiyor. Bu konuda özel sektörde desteklenmeli" dedi.