Bilim insanları buzulların erimesiyle küçük depremlerin arttığını keşfetti

Bilim insanları buzulların erimesiyle küçük depremlerin arttığını keşfetti

ABD'deki Colorado Üniversitesi'nde yapılan araştırma, buzulların erimesi ve yerküre üzerindeki su dağılımının değişmesi nedeniyle mikro depremlerin sıklığının artabileceğini, bu küçük depremlerin de büyük depremlere yol açabileceğini gösterdi.

Bilim insanları buzulların erimesiyle küçük depremlerin arttığını keşfetti
16px
24px
06.02.2025 14:16Güncelleme: 06.02.2025 14:19
ABONE OLgoogle

İklim değişikliğinin sismik dolaşım üzerinde etkili olabileceğine dair yeni bir kanıt olarak değerlendirilen çalışma kapsamında bilim insanları aktif bir fay hattına sahip olması ve 20 bin yıl öncesine ait Son Buzul Maksimum döneminin izlerini taşıması dolayısıyla Colorado'nun güneyindeki Sangre de Cristo Dağları'nı inceledi.

O döneme ait çeşitli modeller oluşturularak buz kaybının fay hattını zamanla nasıl değiştirdiği incelenen araştırma, buzul çağında buzulların ağırlığıyla fayın yerinde tutulduğu ve buzullar eridikçe fay hattı boyunca kaymanın arttığını gösterdi. Bilim insanları, bu bulgudan yola çıkarak buzulların erimesiyle bölgedeki fay hatlarındaki deprem aktivitelerinin artabileceği sonucuna vardı.

Çalışmada yer alan akademisyenlerden Colorado Üniversitesi Jeoloji Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sean Gallen, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Kendisinin yerkürenin çeşitli sistemlerinin birbiriyle bağlantıları üzerine çalışmalar yaptığını ve bu çalışmada da hava olaylarıyla jeolojik sistemler arasındaki bağlantıya odaklandıklarını belirten Gallen, araştırmayı yapabilmek için geçmişte arazinin durumuna yönelik çeşitli modeller oluşturduklarını dile getirdi.

BUZ KÜTLESİ ERİYİNCE YAŞANAN DEĞİŞİMLER

Gallen, "Bu modeller bize, daha fazla buz olduğunda daha fazla çökme olduğunu gösterdi. Buz mevcutken, bu yük, fayları iterek birlikte kalmasını sağlıyordu. Bu da fayın hareketini giderek zorlaştırıyordu. Buzun erimeye başlamasıyla faylar üzerindeki baskının azaldığını gözlemledik. Buz kütlesi eridiğinde ise fay hafifçe açılıyor ve sürtünme de azalıyordu. Bu da bize, buz kütlesinin boşalmasıyla faydaki stresin azaldığını ve böylece fayın kaymaya başlama olasılığının yükseldiğini gösterdi." dedi.

Gallen, bahsettiği olası depremlerin mikro seviyede olduğunu ve bunların ancak teknik ölçümlerle kaydedilebileceğini bildirdi.

Çalışmalarında uzun yıllar öncesine bakmalarına rağmen bu durumun yeni çalışmalarla da örtüştüğünü kaydeden Gallen, "İklim değişikliği sonucu suyun dünya üzerindeki dağılımındaki değişimler fay hatlarının davranışları üzerinde etkili olabilir ve bu da depremleri etkileyebilir." diye konuştu.

Bu durumu bir örnek çalışmayla açıklayan Gallen, şunları söyledi:

"Kaliforniya’daki San Andreas Fayı, İstanbul'dan geçen Kuzey Anadolu Fayı'ndan çok farklı değil. Bölgede Sierra Nevada Dağları ile kıyı arasında bir vadi bulunuyor. Bu havza çökeltilerle dolu. Ayrıca dağlardan gelen kar suları burada birikiyor. Burada çok fazla tarım yapılıyor, haliyle çok fazla su çıkarılıyor. Çalışma, mevsimsel ya da uzun dönemde suyun akiferlerden çekildiğini, yani suyun sistemden kaldırıldığını gösterdi. Bölgeye odaklı çalışmada, su çekildiği dönemlerde fayların bizim çalışmamıza benzer tepkiler verdiği ortaya kondu."

KÜÇÜK DEĞİŞİMLER FAYDA BÜYÜK KAYMALARA NEDEN OLABİLİR

Su döngüsünün sismik hareketler açısından önemli olduğuna işaret eden Gallen, mevsimsel değişimlerin bile fayın biraz açılmasına, daha kolay kaymasına ve faydaki stresin azalmasına olanak verebileceğini, bu durumun da küçük depremlerin sıklığını artırabileceğini ifade etti.

Ortaya çıkan bu çok küçük depremlerin önemsiz görünmesine karşın başka depremleri tetikleyebileceğini vurgulayan Gallen, "Kariyerim boyunca öğrendiğim şeylerden biri, fay hatlarının küçük streslere karşı benim düşündüğümden daha fazla hassas olması. Yani eğer bir fay hattı tektonik olarak aktifse küçük değişimler, fayda büyük kaymalara yani depremlere sebep olabilir." şeklinde konuştu.

Gelecek süreçlerde depremler üzerine çalışırken hidroloji faktörlerinin de göz önünde bulundurulabileceğine değinen Gallen şöyle devam etti:

"Eğer şu an aktif fay hatlarının bulunduğu ve çok fazla buzulun olduğu bir yerdeyseniz, bu buzullar çok hızlı eriyorsa bölgedeki sismik hareketlerin takip edilmesi için bir istasyon kurulabilir. Özellikle buzulların eridiği bölgelerde bu gibi konulara ilgi büyüyor. Çünkü suyun depolandığı yerlerde büyük değişimler görüyoruz. Bunun anlaşılması oldukça önemli. Bence bu, hem bir jeolog olarak benim bakış açımdan hem de sismolojiyle ilgilenen insanlar açısından gerçekten ilginç ve ilginin giderek arttığı bir konu."

patronlardunyasi.com

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde