1845’te başladı 1930’da kaldırıldığında bayram yaptık

1845’te başladı 1930’da kaldırıldığında bayram yaptık

Son zamanlarda yeniden artan köprü-otoyol ücretlerinin artışıyla ilgili tartışmalar gündemi meşgul ediyor. Hatta artan köprü ve otoyol ücretlerinin enflasyona etkisi üzerine makaleler kaleme alınıyor. Tüm bu tartışmalar, aklıma İstanbul’da 85 yıl boyunca vatandaştan alınan köprü ücretinin kaldırılması ve sonrasında yaşanan bayram havası geldi.

1845’te başladı 1930’da kaldırıldığında bayram yaptık
16px
24px
25.08.2024 12:15Güncelleme: 25.08.2024 13:32
ABONE OLgoogle

Burak ARTUNER

İstanbul'da, Galata Köprüsü'nden geçenlerden tam 85 yıl boyunca ücret alınmıştı. Köprü ücretleri 1 Haziran 1930’da kaldırıldığında, İstanbullular deyim yerindeyse bayram yapmıştı. 

İstanbul köprülerinden geçen vatandaşlardan 85 yıl boyunca alınan “Müruriye (geçiş) ücreti” 31 Mayıs 1930’u 1 Haziran’a bağlayan gece yarısı kaldırıldı. Bir gün önceden köprü parasının kaldırılacağını öğrenen İstanbullular bu anı gece yarısı büyük bir heyecanla bekledi.  Büyük vatandaş kalabalığına bu anın mutluluğunu yaşamak isteyen sürücüler de eklenince kalabalık büyüdü.                                                         

SON ÜCRETİ KUNDURACI NACİ ÖDEDİ                                                                 

Taksilerin oluşturduğu konvoy giderek büyürken, son geçiş ücretini Çarşıkapı'da kunduracılık yapmakta olan Nuri Bey ödedi. Nuri Bey, çevredekilerin 'Bekle!' uyarısına aldırış etmeden kuruşu bastırıp yürüdü gitti.. Köprüden parasız geçen ilk kişi olma onurunu, Tuvan Efendi kazandı... Köprünün ücretsiz geçişe açılmasıyla İstanbullular hücum etti.  Ellerinde şapkalarıyla koşarak, güle oynaya geçtiler. Bu arada bazı kişilerin, tahsildarlara ait kulübelerin güneşliklerini ve oturma mahallerini yaktıkları görüldü. Köprü parası böylece tarih oldu. 

Köprü ücreti kaldırıldığı 40 paraydı. 1 Haziran sabahı insanlar o kadar kanıksadıkları köprüden ellerini kollarını sallayarak özgürce geçince, İstanbul’u bir bayram havası sardı. Gazeteler, “85 senedir bu 40 paralık belayı çeken İstanbullular’a geçmiş olsun” başlıkları attılar. Bunun bir medeniyet devrimi olduğu vurgulanırken, “Tahsildar adı verilen kişilerin yol kesmesine, markajina, para vermekte geciken kişilerin yakasına yapışmalarına, 'kokona', 'babalık' şeklindeki hitaplarına maruz kalmadan köprüyü kat edebileceksiniz. Köprücüler yüzünden vapuru kaçırma endişesi de ortadan kalktı” yorumları peşi sıra geldi.

İLK YILLARDA ÜCRET ALINMAMIŞTI

İstanbul ilk köprüsüne ancak 1836'da kavuşmuştu. Reformcu Padişah Sultan II. Mahmut zamanında, halkın da ısrarıyla Haliç'te ilk köprü yapılmıştı. Bizzat II. Mahmut tarafından hizmete açılan köprüden, padişahın emriyle geçiş ücreti alınmıyordu. Bu nedenle köprüye 'hayratiye' adı verildi.

Ancak, 1864'ten itibaren, köprünün bakım ve onarım giderlerini karşılamak amacıyla, arabalardan ve hayvanlardan geçiş ücreti alınmaya başlanması üzerine, köprü, 'mahmudiye' diye anılmaya başlanacaktı.

Sultan Mahmut'un ölümünden sonra tahta çıkan Sultan Abdülmecit, Topkapı Sarayı yerine Yıldız ve Dolmabahçe saraylarında oturmayı tercih ettiğinden, köprü trafiği artmış, günden güne eskiyen Haliç Köprüsü de ihtiyacı karşılayamaz olmuştu.                                                               

SULTAN ABDÜLMECİD BORÇ ALIP YAPTIRDI, ÜCRETLİ OLDU                             

Taht sarayını, yani Topkapı'yı bu saraylara yaklaştırmak isteyen Sultan Abdülmecid, bu amaçla Eminönü ile Karaköy arasına bir köprü yapılmasını emretti.
Ancak hazinede bu inşaat için para yoktu

Buna rağmen Sultan Abdülmecid kararında direndi ve şehirdeki tüccar ve sarraflara başvurarak onlardan borç almak suretiyle -borca karşılık olarak, köprüden alınacak müruriye gösterilmişti- inşaat için gerekli parayı sağladı. 22 Kasım 1845'te hizmete giren bu köprüden, 25 Kasım 1845'ten itibaren, Bahriye Nezareti'ne bağlı olarak görevlendirilen tahsildar' ya da 'müruriyeci' adı verilen kişiler tarafından geçiş ücreti alınmaya başlandı.

Bu amaçla belirlenen ilk geçiş tarifesine göre, yayalardan 5 para alınacaktı. Yüklü hamal, 10 para ödemek zorundaydı. Beygirlerden ise boşsa 20, yüklüyse 40 para alınıyordu. Koyun, kuzu ve keçinin her birinden alınacak ücret ise 3 paraydı. Tarifeye göre, en yüklü ücret at arabalarında saptanmişti. Boş olan arabalar 100, içinde yolcu olan arabalar ise 200 para ödeyecekti.
Köprü parasından muaf tutulan kesimde ilk sırayı milletvekilleri alıyor, onları askerler, polis, jandarma, gümrükçüler, postacılar ve 10 yaşına kadar çocuklar izliyordu.

YOLSUZLUĞA DA KONU OLDU                                                                                 

Müruriye, Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan ikinci Galata Köprüsü'nde de devam etmiş, ancak tahsildarların yolsuzluk yaptıkları yolundaki şikayetlerin Padişah'a aksettirilmesi üzerine, bazı tedbirler alınırken tarife de yeniden düzenlenmişti.  Köprü parasının kaldırılması konusunda, II. Meşrutiyet'in ilanından (1908) sonra bazı kişiler tarafından girişimlerde bulunulmuşsa da bir sonuç alınamamış, ancak ilk fiili hareket 1926'da gerçekleştirilmişti.

Şehremaneti, 1926'da bir komisyon oluşturarak köprü parasının kaldırılması konusunun etraflıca araştırılmasını istedi. Hazırlanan rapor, aynı yılın Kasım ayında görüşüldü. Raporda, köprü parasının kaldırılmasıyla belediyenin büyük bir gelir kaybına uğrayacağı belirtiliyor, bunun, karşılığı olmadan kaldırılmaması tavsiyesinde bulunuluyordu. Bu rapor üzerine köprü parasının kaldırılması için bir süre daha beklenmesi kararı alındı. 

BOĞAZ KÖPRÜSÜ İÇİN "MALİYETİ KARŞILAYANA KADAR ÜCRETLİ" DENMİŞTİ

İlk Boğaz Köprüsü’nün temeli ise Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Başbakan Süleyman Demirel tarafından 20 Şubat 1970 tarihinde atılmıştı. 1973 yılında tamamlanan köprünün açılışı sonrası yetkililer, “Maliyetini karşılayana kadar ücretli olacak” dediler. Ancak o maliyet hiçbir zaman karşılanmadı, köprü ve otoyollar hep ücretli oldu. 

Bakalım, biz o maliyetin bittiğini ve köprülerin ücretsiz olabileceği günleri görebilecek miyiz? 

Hayal gibi değil mi?

patronlardunyasi.com

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde