Ünlü iklimbilimci uyardı: Şehir sellerine hazırlıklı olmalıyız

Ünlü iklimbilimci uyardı: Şehir sellerine hazırlıklı olmalıyız

İklimbilimci Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu uyarıyor: “Türkiye’de kısa süreli, ani sağanak yağışlar artacak. Bu tür yağışlar giderek daha çok sayıda sele neden olacak. Sel riskine karşı tedbir almayan herkesi zor günler bekliyor…”

Ünlü iklimbilimci uyardı: Şehir sellerine hazırlıklı olmalıyız
16px
24px
28.07.2017 15:28
ABONE OLgoogle

Ersan Çıplak'ın röportajı

Geçtiğimiz hafta ve ve dün İstanbul’u esir alan yoğun yağışlar meteorolojik afetleri yeniden gündeme getirdi. Eğer gerekli tedbirler alınmazsa tehlike büyük. Zira küresel iklim değişikliğinin yıkıcı etkisi altındayız. Ülkemizin bir bölümü aşırı yağış alırken, bir bölümü kuraklık tehdidiyle karşı karşıya. Üstelik bu tehlike artarak devam edecek. Doğal afetlerin neden olacağı küresel ekonomik kayıpların 2050’ye kadar yıllık 300 milyar dolara çıkması bekleniyor. Sorun elbette bu muazzam maddi kayıplarla sınırlı kalmıyor. Sel, canlıların hayatlarını da büyük bir tehdit altında bırakıyor. 

Ülkemizde meteorolojik afetlerin neden olduğu ekonomik kayıplarla ilgili ciddi bir araştırma yok. Ancak aşırı yağışlar nedeniyle şehirlerde hayatın durması, ürün teslimatlarının yapılamaması, mesai kayıpları, alışveriş ve ticaretin yapılamadığını düşünürsek muazzam bir ekonomik kayıptan söz edebiliriz. 

Evet, son yıllarda şehirlerimizde yüzlerce su baskını yaşanıyor. Sağanak yağışlarda cadde ve sokaklarımız hemen derelere dönüşüyor. Evi veya işyeri sular altında kalanlar bir yandan eşyalarını kurtarmaya çalışırken, diğer yandan da kirli ve tehlikeli sel sularını dışarı atmaya çalışıyor. Binaların bodrum katları birer ölüm tuzağına dönüşebiliyor.

Önümüzdeki dönemde daha sık olması beklenen şehir sellerinin etkilerini, Türkiye’nin bu alandaki en önemli bilim insanlarından birisi olan İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ile konuştuk… 

Küresel iklim değişikliği Türkiye’de en fazla hangi bölgeleri etkileyecek? 

Türkiye’nin güney kısımlarında daha fazla kuraklık, kuzeyinde ise daha fazla yağış bekliyoruz. Avrupa’nın kuzeyinde olduğu gibi Türkiye’nin kuzeyinin daha fazla sele maruz kalması bekleniyor. Küresel ısınma nedeniyle havada miktarı artan su buharı nedeniyle alçak basınç ve cephelere bağlı olmayan, daha çok ilkbahar ve yaz aylarında görülen kısa süreli, sağanak yağışların sayısı artacak. 

Ülkemizde artması beklenen meteorolojik afetler hangileri? 

Kuraklık, orman yangınları ve tarımsal haşereler artacak. Ayrıca şiddetli yağışlar ve bunun sonucu olarak ani seller ve şehir selleri yoğunlaşacak. Bu tür düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar sellerin yanı sıra, heyelan ve erozyonu da artıracak. Bunların dışında tropikal fırtınaların, yani tayfunların sayısı ve şiddeti de artacak. Ülkemizde küresel iklim değişimi sonucu artması beklenen problemler kuraklık, ani seller ve deniz su seviyesinin yükselmesi gibi üç genel başlık altında toplanabilir. 

Türkiye’de yerel yönetimler sahip çıkmadığı için tüm sellerin adı ”taşkın” olmuş. Ama her sel bir taşkın değildir. Yani sel olması için mutlaka bir derenin veya akarsuyun taşması gerekmez. Oluşum yerlerine göre seller literatürde, dere ve nehir selleri (taşkınlar), dağlık alan (kuru vadi) selleri, şehir selleri, kıyı selleri ve baraj selleri olarak beşe ayrılır. Fakat mevzuatımız ve istatistiklerimizde tüm seller yoktur, sadece taşkın vardır. 

Şehir sellerinin özelliği ne? 

Şehir selleri, şehir içindeki her türlü arazide oluşabilir. Özellikle binalar, yollar ve otomobiller için parklar inşa edilmesiyle doğal bitki örtüsü yok edilmiş şehirlerde tehlike daha fazla. Zira bu tür şehirlerde yağışın toprağa sızması mümkün değil. Bu nedenle ani seller sık sık oluşuyor. Şehirleşme yüzeysel akışı doğal yüzeylere göre 2-6 kat daha fazla arttırır. Mazgallar hızla artan bu suları hemen tahliye edemez. Çok kısa bir süre içinde caddelerimiz ve sokaklarımız derelere dönüşebilir.

Selin zararlarına karşı nasıl tedbirler alınmalı? 

Ülkemizde bugüne kadar yapılan afet çalışmaları yakından incelendiğinde, gayretlerimizin çoğunu afetlerden sonraki “müdahale etme” aşamasına yöneltmiş olduğumuz görülüyor. Oysa “Afet Yönetimi” sadece insanları enkaz altından kurtarmak, yangın söndürmek veya sel sularından insanları tahliye etmek, müdahale çalışmaları yapmak değildir. Aksine modern afet yönetimi önceliği, müdahale çalışmalarına duyulabilecek ihtiyacı minimize edebilmek için insanları olası tehlikelerden korumak ve mevcut riskleri afetler olmadan çok önce azaltmaya yöneliktir. Sel, binalarda ve altyapı sistemlerinde tahribat yapar ya da tümüyle yıkar. Selden kaynaklanacak yıkım ve zararı azaltma yaklaşımları günümüzde belirgin bir şekilde değişti. Dünyada bu afetlerden korunma stratejisi yerine bu afetlere karşı risk yönetimine geçildi. 

Risk yönetimi kavramını açar mısınız… 

Maalesef Türkiye’de hava şartlarını, iklimi, nehirlerimiz ve göllerimizdeki su seviyelerini takip edip sele, “sel” demek, onları izlemek ve önceden haber vermekle resmen görevli herhangi bir kurum veya kuruluş yok. Ayrıca sel riskinin algılanmasında toplum genellikle tehlikeyi küçümsüyor. Oysa gelecekte Türkiye’de büyük bir sel yaşanarak daha fazla can kaybı ve ekonomik zarar görülmesi muhtemeldir. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye'de de peş peşe gelen şiddetli sağanaklar veya uzun süren hafif yağışlar sonucu oluşan taşkınlar ile birlikte sık sık seller olacak. Bunlar doğal olaylar, fakat doğru önlemlerle oluşma ihtimalleri ve yaratacakları etkiler azaltılabilir. 

Ne tür tedbirler alınmalı? 

Halk, uyarıları algılayıp doğru önlem alabilmesi ve tedbirli olabilmesi için eğitilmeli. Sel yatakları belirlenmeli ve varsa eski haritalar yenilenmeli. Şehir ve kırsal alanlarda yapı ruhsatları verilirken sel, heyelan gibi alanlar dikkate alınmalı. Mevzuatta “Su Basman Seviyesi” yeniden tanımlanıp imar, iskan, ruhsat gibi işlemlerde önemle dikkate alınmalı. Yollardaki yağmur suyu tahliye sistemi, boyutları ve sayısı artırılmış mazgallar ile birlikte boyutları artırılıp kanalizasyondan ayrılmış drenaj sistemiyle geliştirilmeli. 

Dere yataklarındaki mevcut binalar için neler yapılmalı?

Sel yataklarındaki mevcut tüm bina ve altyapı tesisleri belirlenmeli. Bunlar ya kaldırılmalı ya da güçlendirilmeli. Ayrıca üzerleri kapatılmış olan akarsular açık mecralara dönüştürülmeli. Akarsuların, periyodik bakım-onarım işleri yapılmalı. Dere yataklarından kontrolsüz malzeme alımı sonucu dere yatağındaki su akımının değişmesi ve dere taban kotunun düşürülmesi sonucu köprü gibi koruyucu yapıların yıkılması engellenmeli. Hafriyat, kanalizasyon, çöp gibi maddelerin dere yataklarına atılması engellenmeli. Liman ve otoyollar nedeniyle menfezler ile gelen taşkın suyunun hızla ve en kısa yoldan denize ulaştırılmasını engelleyen uygulamalar terk edilmeli.

Diğer ülkeler ne tür tedbirler alıyorlar?

Örneğin, Almanya tüm şehirlerindeki yağmur suyu tahliye sistemlerini geliştiriyor. Mazgalların sayısını artırıyor. Japonya’da şehir sellerine çözüm olarak yeraltı sel tahliye kanalları inşa ediliyor.

Ani sel baskınlarını hava tahminlerini takip ederek haberdar olmamız mümkün mü? 

Ülke olarak üyesi olduğumuz Avrupa Orta Vadeli Hava Tahmini Merkezi’nin ürünlerine aşırı ölçüde bağımlıyız. Bu nedenle, Türkiye’de dışarıdan alınan tahminlere göre şehirlerimiz için yeterli ölçüde nicel bilgiler içermeyen ve sadece üç günlük hava tahmini bültenleri hazırlanabiliyor. Oysa, hava tahminin doğruluğu, hava tahmini becerisiyle ölçülür. Örneğin, Şanlıurfa'da yazın günlük hava tahmini yaptığınızı varsayın. Bugün yağış olmuyor ve sizin tahmininiz yarın için de 'yağış yok' diyor. Ertesi günü yağmur yağmadığını varsayın. Doğru bir hava tahmini yaptınız ama bunu yaparken hiçbir beceri gösterdiniz mi? Yazın Şanlıurfa'da yağmur yağması ihtimalinin çok az olduğunu zaten biliyoruz…

Ani sel tahmininde öncelikle gelecekteki hava durumu ve bu hava durumuna bağlı olarak gelişecek olan yağış miktarının bilinmesi önemli. Bu nedenle Türkiye’de sağlıklı “nicel yağış tahmini” yapabilen Türkiye şartlarına adapte edilmiş, gelişmiş hidrostatik olmayan bir “yerel nümerik model” kullanılmalı. Böyle bir model ile 1-3 gün öncesinden noktasal yağış miktarları ve dolayısı ile sel alanları sağlıklı bir şekilde belirlenebilir. Böylece 1-3 gün öncesinde muhtemelen sel olabilecek bölgeler tespit edilerek halka sel ihbarları yapılabilir.

“Erken uyarı sistemi gerekiyor” 
  
İnsanlar Romalılardan bu yana özellikle seller ile mücadele etmek için barajlar ve su bentleri inşa ediyor. Ancak modern dünyada selden korunma kavramı önemli ölçüde değişti. Büyük, küçük her nehre bir baraj yapılamayacağı gibi sellerin artık sadece nehirler ile ilişkili olmadığı da görüldü. Bu nedenle, gelişmiş ülkelerde ileri teknolojiye sahip hidro-meteorolojik gözlem ağları, meteoroloji radarı, otomatik akım ve yağış istasyonları ve hidro-meteorolojik modeller ile doğru ve erken nehir su seviye (yani sel, taşkın) tahmini ve uyarıları ile can ve mal kayıpları en aza indirilebiliyor. 

“Selde ölüm tehlikesi çok yüksek” 

Gelişmiş ülkelerdeki sellerde ölümlerin çoğu otomobillerinin içinde sürüklenerek oluyor. Türkiye’de ise sel yataklarına yerleşmiş ve sel için gerektiği gibi uyarılmayan insanlarımız ne yazık ki hayatlarını kaybediyorlar. 
Ülkemizde seller ile ilgili yeterince istatistiki bilgi yok. ABD’de her yıl ortalama 140 kişi sellerden kaynaklı nedenlerle ölüyor. 

Sel sularına azımsamayın. Çünkü sadece 15 cm yüksekliğindeki bir sel suyu bile insanları sürükleyip götürebilir. 60 cm’lik su ise otomobilleri önüne katıp götürür. Bu nedenle, sel suları ile asla temas edilmemeli ve sel sularına hiçbir şekilde girilmemeli. 

Para Dergisi

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde