Türk şirketleri, 59 milyar TL kur farkı zararı yazdı

Türk şirketleri, 59 milyar TL kur farkı zararı yazdı

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, dolar kurundaki dizginlenemeyen yükselişin borç yükü altındaki vatandaşları ve şirketleri vuracağını ifade etti.

Türk şirketleri, 59 milyar TL kur farkı zararı yazdı
16px
24px
21.11.2016 09:19
ABONE OLgoogle

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, dolar kurundaki dizginlenemeyen yükselişin borç yükü altındaki vatandaşları ve şirketleri vuracağını ifade ederek, “Bugüne kadar örtülü olarak yaşadığımız adı konulmayan kriz, açık seçik bir ‘borç krizine’ dönüşme yoluna girdi” uyarısında bulundu.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, dolar kurundaki dizginlenemeyen yükselişin borç yükü altındaki vatandaşları ve şirketleri vuracağını ifade ederek, “Bugüne kadar örtülü olarak yaşadığımız adı konulmayan kriz, açık seçik bir ‘borç krizine’ dönüşme yoluna girdi” uyarısında bulundu.
 
CHP’li Öztrak, döviz kurundaki artışı değerlendirdiği yazılı açıklamasında, bu gidişe dur demek için ekonomide belirsizlik yaratan Başkanlık tartışmalarına son verilerek derhal milletin asıl sorunlarına odaklanacak bir ‘milli bir mutabakat’ sağlanması, bu çerçevede millete ve ekonomiye ufuk verecek yeni bir ekonomi programın yazılması gerektiğini ifade etti.
 
“VATANDAŞI VE ŞİRKETLERİ VURACAK”
 
Hükümetin 2017-2019 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programında yer alan tahminlere göre gelecek yıl 3,18 TL olması gereken dolar kurunun bugün itibariyle 3,30 TL’nin üzerine yerleştiğini anımsatan Öztrak, dolar kurundaki artışın başta beyaz eşya, ev elektroniği, otomotiv gibi ithalatın yoğun olduğu veya ithal girdi kullanan pek çok sektörde fiyat artışlarını tetikleyeceğini belirtti. Artan enflasyonun, hâlihazırda borç yükü altında ezilen vatandaşların sıkıntısını daha da ağırlaştıracağını ifade eden Öztrak, ciddi döviz borcu bulunan özel sektörü devasa bir kur farkı zararıyla baş başa bırakacağını belirtti.  
 
“BAŞBAKANIN KÜÇÜMSEDİĞİ FATURA 59 MİLYAR TL”
 
Başbakan’ın “Dolardan bize ne! Dolsa ne olur, dolmasa ne olur” dediği Ekim ortasından bu yana TL’nin dolar karşısında 28 kuruş değer kaybettiğini kaydeden Öztrak, “210 milyar dolardan fazla net döviz borcu olan Türk şirketleri, döviz kurundaki bu artış nedeniyle 59 milyar TL kur farkı zararı yazdı. Bugüne kadar örtülü olarak yaşadığımız adı konulmayan kriz, açık seçik bir borç krizine dönüşme yoluna girdi” dedi.
 
“İKTİDAR DURUMUN CİDDİYETİNİN FARKINDA DEĞİL”

Öztrak, şöyle devam etti:
 
“Kurdaki artışa başta kayıtsız kalan iktidar, doların rekor üstüne rekor kırmasıyla Ekonomi Koordinasyon Kurulunu toplamıştır. Ancak toplantıda da sorunun doğru teşhis edilemediği görülmüştür. Başbakan Türkiye’nin benzer ekonomilerden neden olumsuz yönde ayrıştığına yanıt verememiştir. Bunun yerine Dolardaki artışı ABD seçimlerine ve küresel gelişmelere bağlama kolaycılığını seçmiştir. Yine Sarayın gölgesi Merkez Bankası üzerindeyken, Başbakan topu Merkez Bankası’na atarak sorumluluktan kaçmaya çalışmıştır.
 
“EKONOMİ İÇİN EN BÜYÜK TEHDİT”
 
İktidardaki bu ciddiyetsizlik, ekonomimiz için en büyük tehdit haline gelmiştir. Moody’s not indiriminin olduğu 23 Eylül’den bu yana, Türk Lirası benzer ülke para birimleri içinde dolara karşı yüzde 15 ile en fazla değer yitiren para birimidir. Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun toplanması doların ateşini düşürmeye yetmemiş, Kurul’un toplandığı 18 Kasım 2016’da da TL, benzer ülke para birimleri arasında en fazla değer kaybeden para birimi olmuştur.”
 
“HÜKÜMET YORGUN, ÜLKE YÖNETİLMİYOR”
 
Ülke kritik bir noktadayken ekonomik, jeostratejik, siyasi risk ve belirsizliklerin had safhaya ulaştığını ifade eden Öztrak, tüm bu belirsizlik ve risklerin ülkenin kırılgan fay hatlarında gerilimlerini artırdığını kaydetti. Hükümetin yorulduğunu, artık ülkeyi yönetme kabiliyetini kaybettiğini kabul etmek yerine bu topraklarda 1878’den beri var olan Parlamenter Sisteme kabahat bulmaya başladığını belirten Öztrak, şu ifadeleri kullandı:
 
“Bu gidişe dur demek, ekonomimizi gittiği bu tehlikeli yoldan çevirmek için öncelikle siyasetin ekonominin günlük işleyişine müdahalesini ve siyasi belirsizliğin gölgesini ülkenin üstünden kaldırmamız gerekmektedir.
Bu çerçevede, belirsizliği artıran Başkanlık sistemi tartışmalarını ve referandumu ülkenin gündeminden derhal çıkarmalıyız. Milli bir mutabakat sağlayarak millete ve ekonomiye ufuk verecek yeni bir ekonomi programını hazırlamalıyız. Ekonominin kanayan yaraları daha da ağırlaşmadan, ülkenin ve milletin sorunlarını her türlü siyasi çıkar ve beklentinin önüne koyacak, ülkemizdeki ortak aklı kullanacak mekanizmaları bir an önce oluşturmamız gerekmektedir. Bu siyasi ciddiyet ve anlayış gösterilmelidir. Aksi halde korkarım ki ödenecek fatura daha da büyüyecek, milletimizin aşı, işi, daha da küçülecektir.”

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde