Kılıçdaroğlu, ‘Tutuklanabilir’ söylentisine yanıt verdi: AKP’nin kumpas alışkanlığı var

Kılıçdaroğlu, ‘Tutuklanabilir’ söylentisine yanıt verdi: AKP’nin kumpas alışkanlığı var

AKP lideri Erdoğan’ın, “Bağlantısı çıkarsa şaşırmayın” sözlerinin ardından “Kılıçdaroğlu da tutuklanabilir mi” tartışması başladı. Kılıçdaroğlu, Ankara’da bir grup gazeteciye “Hedef CHP ve benim” dedi.

Kılıçdaroğlu, ‘Tutuklanabilir’ söylentisine yanıt verdi: AKP’nin kumpas alışkanlığı var
16px
24px
17.08.2017 05:44
ABONE OLgoogle

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın, tutuklu CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nu kastederek yaptığı, “İçeriden haber geliyor. Bağlantısı çıkarsa şaşırmayın” açıklamasıyla başlayan “Kılıçdaroğlu tutuklanabilir” tartışmalarına, “Hedef CHP ve benim” karşılığını verdi.

Kılıçdaroğlu, bazı gazetelerin Ankara temsilcilerinin sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın kendisiyle ilgili son açıklamaları çerçevesinde yöneltilen “Sizi tasfiye mi etmeye çalışıyorlar?” sorusuna, “Öyle anlaşılıyor” diyerek hedefin partisiyle birlikte kendisi de olduğunu söyledi.

Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu için şok iddia: Bağlantısı çıkarsa şaşırmayın

Kılıçdaroğlu, “Size dönük bir soruşturmaya muhatap olma gibi bir şeyle karşı karşıya kalacağınızı düşünüyor musunuz?” sorusunu, “Kalırım ya da kalmam bilmiyorum ama hiçbir koşulda boyun eğmeyiz. Onların savcıları, hâkimleri, polisi olabilir. Hiçbir koşulda hiçbir baskıya boyun eğmeyeceğiz. Başımız dik, onurlu gezeceğiz. Biz yurtseveriz, vatanını satanlar, ülkesini satanlar, ülkenin bütün sırlarını terör örgütlerine verenler asıl hesap vermesi gerekenlerdir” diye yanıtladı. “MİT TIR’ları belgelerini sizin talimatınızla Enis Bey’in verdiği yazıldı. Böyle bir şey yaptınız mı?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Hayır, kim söylüyor bunu. Niye belgesini koymuyorlar ortaya” karşılığını verdi. “İspat edemeyecekleri şeyi niye yaptılar?” sorusuna ise “Niçin yapmasın? Delile gerek yok ki. 20 Temmuz’da sivil darbe yapıldı diye boşuna mı diyoruz biz. Balyoz ve Ergenekon döneminde sahte delil üreterek yapıyorlardı, şimdi sahte delile gerek yok ki. Dosyanın içi boş, tutuklanan onlarca insan var, böyle bildiğimiz insanlar var. Hapishaneler dolu” yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle:

Erdoğan itiraf etti: Erdoğan yaptığı açıklamayla aslında büyük bir itirafta bulunmuştur. ‘Ben savcılara talimat veriyorum, hâkimlere talimat veriyorum, benden aldıkları talimat üzerine onlar gereğini yapıyorlar. Bir ek öneri gerekiyorsa tekrar bana danışıyorlar, söylediklerimi yargıçlara ve savcılara dikte ettiriyorum.’ Enis Bey üzerinden, Erdoğan’ın yaptığı bu suçlama öteden beri bizim dile getirdiğimiz ‘Türkiye’de yargı bağımsız değildir, siyasi otorite yargıyı toplumu ya da kurumları biçimlendirmek için siyasi sopa olarak kullanıyor.’

Herkes sustu biz susmayız: Bu, aslında Balyoz ve Ergenekon davalarına benzeyen bir kumpas davasıdır. Sahte deliller veya kendilerinin ürettiği deliller üzerinden ordu tasfiye edildi, bir anlamda perişan edildi. Dönüp dediler ki, burada bir kumpas var. Benzer bir kumpası oradaki deneyimden yola çıkarak CHP üzerinden yapmak istiyorlar. CHP’yi susturmak istiyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar ordu sustu, sesini çıkaramadı, hak aradı, hukuk aradı, nasıl olsa bir gün adalet tecelli eder diye bekledi. Biz susmayacağız.

Kumpas alışkanlıkları var: Bunların kumpas kurma alışkanlıkları var. Kimi beğenmiyorlarsa önce bir açıklama, sonra savcının harekete geçmesi, sonra iddianame, arkasından mahkeme kararı, sonra tutuklama. Gözdağı vermek istiyorlar. Zalimin zulmüyle mücadele edeceğiz.

İçeriden bilgiyi nasıl alıyorsun: (Erdoğan’ın ‘içeriden bilgiler geliyor’ sözleri) Türkiye bir istihbarat devleti midir? Yoksa hukukun üstünlüğüne inanan bir devlet midir? İçeriden bilgiyi nasıl alıyorsun? Kimin aracılığıyla alıyorsun. Enis Bey, ‘50’ye yakın CHP milletvekiliyle görüştüm, hiç böyle bir şey söylemedim’ diyor. ‘Suç yok ki ortada itirafçı olayım’ diyor. Nedir bu? Balyoz ve Ergenekon kumpasında olduğu gibi CHP’ye yönelik kumpasın Erdoğan tarafından yönetilmesidir.

Kozmik odayı Enis bey açmadı: Şimdi Enis Bey, casuslukla suçlanıyor. Türk adalarına Yunan bayrağını Enis Bey çekmedi, Kozmik Oda’ya FETÖ’nün adamlarını Enis Bey sokmadı. Eğer, casus olarak birilerini nitelendirmek gerekiyorsa devletin bütün sırlarını, kozmik odayı FETÖ’ye açan ve o bilgileri FETÖ’ye elleriyle teslim edenler gerçek casuslardır. Enis Bey’in hiçbir suçu yoktur. Mahkeme dosyasında da Enis Bey’i suçlayacak tek bir belge dahi yoktur.

Sır değil: Anayasa Mahkemesi kararı gayet açık ve net diyor ki, ‘Bu MİT TIR’larıyla ilgili olarak bir devlet sırrı değildir.’ Herkesin bildiği şey devlet sırrı mı olur? Anayasa Mahkemesi, bu devlet sırrı değil dedikten sonra alt mahkeme bunu hangi gerekçeyle casuslukla suçlar? Ancak talimatla olur.

Ailesine saldırıyorlar: Ağrıma giden şu. Enis Bey’in eşinin ve kızının yani ailesinin Enis Bey üzerinden saldırı altında tutulmasıdır, Enis Bey’in ailesine saldırılmasıdır. Bu saldırıyı yapanlar da kendilerini muhafazakâr olarak tanımlayanlardır. Aileyi, aile bireylerinin bizim toplumda ne kadar önemli olduğunu herkes bilir. Ne ahlak, ne din, ne vicdan bunu kabul edemez.

Karşı darbe OHAL’le başladı: (Karşı darbe) Parlamentoda OHAL ilanıyla başladı. Ne dediler? 3 aydan bile kısa bir süre uygulayacağız dediler. 1 yılı geçti. Bugün Erdoğan ‘demokratik parlamenter sistem bitti’ diyor, hukukun üstünlüğünden söz eden var mı? Her istediklerini bir KHK ile yapabiliyorlar.

'Meral Akşener’in gördüğü boşluk’

Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve arkadaşlarının yeni oluşumuna ilişkin olarak “Bir alanda, bir bölgede siyasal boşluk var, o boşluk doldurulmak isteniyor, benim gördüğüm o. Kuranlar penceresinden, bir boşluk var, o boşluk benim öngördüğüm değil onların öngördüğü bir boşluk. Bu konuda Meral Hanım ile de ve ona destek veren arkadaşlarla da konuyu konuşmadım. Doğru da değil konuşmamız. Onlar farklı bir siyasi görüşe sahipler. Bize düşen nasıl bütün siyasi görüş ve partilere saygı duyuyorsak onlara da saygı duyacağız” dedi.

‘Akaydın mahkemede de anlatır’

Antalya milletvekilimiz Mustafa Akaydın, halkın 15 Temmuz’unu ve sarayın 15 Temmuz’unu ayrıştırarak bu soruyu soruyor. Hakkında soruşturma açılsın, ne olacak. Gidip mahkemede anlatacaktır bunu.

‘Adayın ilkeleri belli’

2019’un adayı: Doğmamış çocuğa don biçilmez diye güzel bir sözümüz var. Demokratik parlamenter sistemi savunuyoruz. Cumhurbaşkanının tarafsız olmasını savunuyoruz, o düşünceye inanan kişilerin seçime girmeleri ve kazanmaları en büyük arzumuzdur. İlke olarak cumhurbaşkanı adaylarının tarafsız olması lazım. Partili cumhurbaşkanı olmaz, doğru bulmuyoruz.

Adayın profili: Aday, kuvvetler ayrılığına inanacak, tarafsız olacak. Demokratik, özgürlükçü parlamenter sistemi savunacak. Buna uygun anayasanın yapılması için mücadele edecek. Budur yani, bu çerçevede elbette bakacağız, toplum kimi arzu ediyor, nedir ne değildir. Hayır bileşenleri ne düşünüyor, diğer partiler ne diyor. Tek başıma benim kalkıp da şöyle olacak, böyle olacak diye bir kolaycılığa kaçmam, bugünden açıklama yapmam doğru değil.

Erdoğan kaybedeceğini biliyor: Bu toplumun en az yüzde 50’si demokratik parlamenter sistemi istiyor. Bugün aynı referandum yapılırsa ‘hayır’ çok daha fazla çıkacaktır. Yüzde 60 çıkar, ki bugün Erdoğan’ın önündeki sonuçlarda da AKP’nin oyu yüzde 45 gözüküyor. Bugün başkanlık seçimi olsa Erdoğan kaybedeceğini gayet net biliyor. O yüzden 2019’a giderken her türlü hukuk dışı yolu rakiplerine karşı deneyecek. Rakip gördüğü herkese, buna salt benim, salt Meral Hanım açısından değil. Kimi önünde engel olarak görüyorsa, onun bir şekliyle tasfiyesini isteyecektir, onu sağlamaya çalışacaktır. Ama bunda asla ve asla başarılı olamayacaktır.

Metal yorgunluğu: Aslında ‘Biz geriliyoruz ey ahali, geleceğimiz risk altında, kaybedebiliriz her an’ haykırışını iki kelimeyle metal yorgunluğu olarak ifade ediyor.

Erdem Gül/Cumhuriyet

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde