Hükümet yalnız bıraktı: TÜSİAD'da tek başına

Hükümet yalnız bıraktı: TÜSİAD'da tek başına

Cumhurbaşkanı'nı TÜSİAD'ın konuşmacı kürsüsüne çıkaran toplantıda ne konuşuldu?

Hükümet yalnız bıraktı: TÜSİAD'da tek başına
16px
24px
18.04.2014 08:30
ABONE OLgoogle
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül onur konuğu olarak katılırken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da ilk kez yer aldı. Erdoğan ve hiçbir bakan TÜSİAD toplantısına gitmedi. TÜSİAD'in YİK toplantısına Erdoğan da davetliydi. Bakanlar da yoktu. Gül'ün yanında hükümetten hiçkimsenin olmaması dikkat çekti.

Toplantıda ayrıca TÜSİAD eski başkanları Arzuhan Doğan Yalçındağ, Ümit Boyner ve Tuncay Özilhan’da yer aldı.

ALKIŞLI KARŞILAMA

Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan ile ciddi bir gerilim yaşayan TÜSİAD'ın Yüksek İstişare Konseyi toplantısına katıldı. Gül'ün toplantı salonuna gelmesiyle salonda büyük bir alkış koptu. Edinilen bilgiye göre, Başbakan Erdoğan'a da davet gitti ancak Erdoğan katılmak istemedi. Hükümetten de hiçbir Bakan toplantıda yer almadı.

Gül ile 10 dakika

TÜSİAD'ın Ankara'da düzenlenen Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün katılması başlı başına önemli bir durumdu. 
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 17 Aralık sürecinde umduğu desteği bulmadığı TÜSİAD'a kestiği "Bundan böyle bakanlarımın toplantılarınıza katılmasını beklemeyin!" cezasına rağmen yaşanan bir gelişmeydi... 

Görünen yüz bu, görünmeyen yüz ise Gül'ün, Sheraton'daki toplantı salonuna girmeden önce TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyeleri ile yaptığı 10 dakikalık toplantıydı. 

YİK'te herkes o 10 dakikada neler konuşulduğunu merak ediyordu. 

Gül'ün sunumunda söylediği "Sizlerle zaman zaman tek tek de paylaştım. Eleştirileriniz ne kadar yapıcı olursa, ne kadar fırsat verici mesaj verirseniz, uygulayıcılar için o kadar önemli olacak" cümlesi önemliydi. 

Gül, o 10 dakikada, TÜSİAD yönetimine bu sözcüklere çok yakın ifadelerle telkinde bulunmuş. Bir tür Başbakan ile TÜSİAD arasında "rehberlik" fonksiyonu üstlenmeye talip olmuş. 

Bana kalırsa Gül başarılı da oldu. TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz'ın ses tonundaki mülayimlik gözden kaçacak gibi değildi. 

TÜSİAD çevresinde Gül'ün bıraktığı izlenime gelince, "Bir objenin rengi olur, Cumhurbaşkanı ne siyah, ne de beyaz diyor" olarak özetlenebilir. 

Yanıtı aranan soru: Cumhurbaşkanlığı seçiminde Gül ile Erdoğan mutabakata vardı mı? 

İşadamlarından şöyle bir yorum alıyorum: "AK Parti iktidarı, bugüne kadar TÜSİAD ile yapılan özel görüşmeler de dahil olmak üzere hiçbir konusunu paylaşmadı." 

Bu yorumu destekleyen, Gül'ün konuşmasına başlarken kullandığı "İş âleminin çatı örgütü TOBB'dur" ifadesiydi. Zira bugüne kadar hiçbir cumhurbaşkanı ve başbakandan duymadığımız ve de elma ile armut karşılaştırmasına yol açacak bir tanım yaptı. 

Şöyle bir olaya da tanık oldum ki, dün YİK'e katılan işadamlarından bazılarına hem Cumhurbaşkanlığı, hem de bakanlıklarda hazırlanan programlara "özel davetler" geldi. An itibarıyla, kimsenin kurşununu boşa harcamak istemediğini anlayabiliriz. Gül'ün işadamlarında bıraktığı tat ise zihinlerde beliren "Zirvedeki yarışa veda mı ediyor?" sorusunda saklıydı.

 Ekonomi, iç politika ve dış politika alanlarında değerlendirmeler yapan Cumhurbaşkanı Gül'ün, konuşmasında öne çıkanlar şöyle: 

TÜRKİYE'YE GÜVEN ÇOK AÇIK: Hukuk her şeyin başı. 2000'li yıllara kadar Türkiye'de yılda 1 milyar doların üzerinde yabancı sermaye gelmezken hukukumuza güvenmediği için gelmiyordu. Reformlar neticesinde, son 10 yıl içinde her sene en az 10 milyar dolarlık yabancı sermaye geliyorsa Türkiye'ye olan güvenden dolayı. Bizim daha ileri gidebilmemiz için bunları çok daha güçlendirmemiz gerekir. Tabii ki devlet sistemi içerisinde anayasa, kanunlar bağlayıcıdır. Devlet sistemi içinde ayrı devletler, ayrı oluşumlar, referanslarını başka yerlerden alan dayanışmalar kesinlikle söz konusu olamaz.

FASILLAR İLE YÜKSEK STANDART: Türkiye, AB'ye sadece üye olmak için girmeyi istemiyor. Türkiye'nin AB üyeliği aslında AB'nin demokratik, hukuk ve ekonomik standartlarına ulaşmadır amacı. Fasılların yerine getirilmesiyle, Türkiye'yi her alanda yüksek standartlara kavuşturacaktır.

ENERJİMİZİ BOŞA HARCAMAMALIYIZ: Türkiye'nin enerjisini boşa kaybetmemiz ve harcamamamız gerekir. Aslında Avrupa'da ve dünyanın birçok yerinde büyük sıkıntılar yaşanırken, Türkiye'nin çok daha hızlı adımlarla büyümesi için tarihi fırsat çıkmıştı önümüze. Bu fırsatı bir süre yakalayabildik ama son dönemde büyümede de tabii biraz geriye düşüldü. Bunu tekrar toparlayabilmek gerekir, bu yine özel sektörle olacaktır. Çünkü Türk ekonomisinin lokomotifi artık özel sektördür.

MORALİNİZİ BOZMAYIN: Türkiye yeni seçim döneminden geçti. Seçim döneminin ne kadar sert olduğunu ve ne kadar gergin olduğunu hep beraber yaşadık. Ama şunu da unutmayın, Türk siyasi geleneği maalesef böyle. Gelişmiş demokrasilerde bunlar yok. İnanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda bunlar da değişecektir. Ama bunlar iş aleminin, sizin hiç kimsenin moralini bozmaması gerekir. Şunun da kıymetini herkes bilmesi lazım; istikrar, güven ortamı ancak büyümeyi gerçekleştirir.

ÖNÜMÜZE BAKMALIYIZ: Önümüze bakmalıyız. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri, diğer seçimler var diye telaşa hiç kapılmamak lazım. Nihayette her şeyin kuralları da belli. Mahalli seçimlere çeşitli itirazlar söz konusu oldu ama itiraz mekanizmaları çalıştı. Ama genel olarak baktığımızda halkın da ne kadar çok sahiplendiğini görüyoruz. Daha önce yaşadığımız belirsizlikler veya ortaya çıkartılan suni krizler, nihayette yeni düzenlemeleri getirdi. Onun için herkesin işine gücüne bakması gerekir. İş aleminin özellikle başarısı hükümetin, devletin başarısıdır. Onun için sizler moralinizi hiç bozmayın, herkes işine gücüne koyulsun. İnanıyorum ki, bu söylediklerimin herkes farkındadır.

KUTUPLAŞMA OLMAMALI: Çoğulculuğun olmadığı yerlerde tartışma söz konusu olmaz. Tartışmalar olacaktır, önemli olan tartışmaların kırıcı, dışlayıcı olmaması. Kutuplaşma olmamalı. Bunun ötesinde herkes fikrini söyleyecektir. Ben Türkiye'nin geleceğinin parlaklığından hiçbir zaman şüphe etmiyorum.

DIŞARDIRAN, İÇERİDEN ŞOKLARA HAZIRIZ: Sizlerin başarısını, ülkemizin başarısı olarak gördüğüm için daima destekliyorum. Geçmişi en iyi işadamları bilir. Taşın altında elinizi siz koyarsınız. Sıkıntıları da en iyi siz bilirsiniz, başarıları da. Onun için bugün hassas davranıyorsunuz ve bu tip acı deneyimler bir daha Türkiye'nin önüne gelmesin diye uğraşıyorsunuz. Ama birçok krizlerden de Türkiye dersini alarak yoluna devam ediyor. Aldığımız derslerle çok köklü, demokratik, hukuk ve ekonomik reformlarla Türkiye'yi yenilemeye başardık. Türkiye içeriden, dışarıdan gelecek bütün şoklara hazır hale gelmiş oldu.

TARTIŞMALAR GEÇİCİ: Tespitleriniz, önerileriniz söz konusu olduğunda, ne kadar yapıcı öneriler gerçekleştirilirse verdiğiniz mesajların alınmasına ne kadar çok fırsat verecek şekilde mesajlarını verirseniz uygulamacılarda bunlara o kadar çok önem gösterecektir. Türkiye'de tartışılan çeşitli düşünceler var. Ama bunların hepsinin geçici olduğunu bilmeniz gerekir. Türkiye böyle bir trendi yakaladıktan sonra muhakkak ki yolu daha yükseklere çıkmaktır. Bugün hepimiz biliyoruz ki Türkiye alt orta gelirli bir ülke değil. Bu yapılan reformlar neticesinde bugün üst orta gelirli bir ülkeyiz. Ama bizim amacımız böyle devam etmek değil.
Serpil Yılmaz/Habertürk
E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde