Can Paker'in yeni kuruluşuna hangi işadamları üye oldu?
Can Paker ile Cüneyt Zapsu’nun öncülüğünde Kamusal Politikalar ve Demokrasi Merkezi (PODEM) adında yeni bir düşünce kuruluşu doğdu.
17.04.2016 09:47
ABONE OL
ELEŞTİRECEĞİZ AMA MUHALEFET ETMEYECEĞİZ!
NEJAT Eczacıbaşı 1960 darbesinin hemen ardından, Türkiye’de çeşitli konuların toplumun çeşitli kesimleri tarafından tartışılması için Ekonomik ve Sosyal Etüdler Konferansı’nı kurmuştu.
90’lı yıllara gelindiğinde ihtiyaçlar farklılaştı.
Bu konferans, 1994’te Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı adıyla bir düşünce kuruluşuna evrildi.
Vakfın başkanlığını uzun yıllar Can Paker yürüttü.
TESEV’in hazırladığı raporlar, araştırmalar hep ses getirdi.
Pensilvanya Üniversitesi’nin en etkin düşünce kuruluşlarını sıraladığı 2015 raporunda, dünyanın en iyi 50 düşünce kuruluşu arasında yer aldı.
Ancak, Türkiye’deki otoriterleşme tartışmalarıyla birlikte TESEV’in içinde 2011’de bir iç anlaşmazlık yaşandı.
Vakfın yeterince muhalefet yapmadığı eleştirileri gündeme gelince, Can Paker başta olmak üzere vakıftan kopmalar oldu.
Ve Can Paker ile Cüneyt Zapsu’nun öncülüğünde Kamusal Politikalar ve Demokrasi Merkezi (PODEM) adında yeni bir düşünce kuruluşu doğdu.
Kurucu yaklaşık 20 üye arasında Conrad Otelleri’nin sahibi Erdal Aksoy, Hamdi Akın ve kızı Pelin Akın, Limak Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Özdemir, Rona Yırcalı ve kızı Ayşe Yırcalı ile Etyen Mahçupyan ve Oral Çalışlar da bulunuyor.
TESEV’DEN NEDEN AYRILDI?
PODEM’in ilk projelerinden biri, Diyarbakır ve Urfa işdünyası ile Kürt sorununun çözümü için neler yapılması gerektiği konusunda görüşmeler yapmak oldu.
Başkan Yardımcısı Erdal Aksoy’un başkanlığında gazeteciler ve PODEM üyeleri iki kentte iş insanlarıyla görüşmeler yaptı.
Can Paker’le bu görüşmelerin hedefini ve PODEM’in kuruluş amacını konuştuk.Önce ayrılış nedenini anlattı
Paker: “TESEV’in 350 üyesi vardı. Mütevelli Heyet, yaptığımız çalışmaların yeterince muhalefet içermediği eleştirisinde bulunuyordu.
‘Biz muhalefet partisi değiliz’ dedik, ayrıldık. Biz her türlü Türk hükümetinin başarılı olmasını isteriz.”
Yapılan çalışmaların yanlış politikaları eleştirdiğini, ancak pozitif bir yaklaşım içinde olduklarını da ekliyor Paker.
Bir de örnek veriyor: “Hatta Sayıştay raporumuz için CHP’den teşekkür bile aldık.”Paker’in verdiği bilgiye göre, PODEM’de yapacakları çalışmalar arasında barış ve çözüm süreci, yeni anayasa, Türkler ve Ermeniler gibi konular yer alacak.
“Yanlışları eleştireceğiz. Önerilerimizi sunacağız, ancak muhalefet etmeyeceğiz” diyor Paker.
“Barış ve Çözüm Süreci” çalışması için de, Erdal Aksoy, yatırımların başlayabilmesi için önerilerinin yer aldığı özel bir çalışma hazırlamış. Paker, “Amacımız Batı ve Doğu arasında diyaloğun artması, sosyoekonomik koşulların düzeltilmesi için politika önerileri ve projeler geliştirmek” vurgusunu yapıyor.
Can Paker ve Cüneyt Zapsu gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yakın isimlerin kurduğu PODEM’in projelerinde ilk somut adım, çözüm süreciyle ilgili oldu.
Bu girişim, barışın yolunu açmak için etkili olur mu, bir düşünce kuruluşu olarak PODEM, TESEV’in başarısını yakalayabilecek mi, önümüzdeki günlerde izleyip göreceğiz...
Jale Özgentürk/Hürriyet
NEJAT Eczacıbaşı 1960 darbesinin hemen ardından, Türkiye’de çeşitli konuların toplumun çeşitli kesimleri tarafından tartışılması için Ekonomik ve Sosyal Etüdler Konferansı’nı kurmuştu.
90’lı yıllara gelindiğinde ihtiyaçlar farklılaştı.
Bu konferans, 1994’te Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı adıyla bir düşünce kuruluşuna evrildi.
Vakfın başkanlığını uzun yıllar Can Paker yürüttü.
TESEV’in hazırladığı raporlar, araştırmalar hep ses getirdi.
Pensilvanya Üniversitesi’nin en etkin düşünce kuruluşlarını sıraladığı 2015 raporunda, dünyanın en iyi 50 düşünce kuruluşu arasında yer aldı.
Ancak, Türkiye’deki otoriterleşme tartışmalarıyla birlikte TESEV’in içinde 2011’de bir iç anlaşmazlık yaşandı.
Vakfın yeterince muhalefet yapmadığı eleştirileri gündeme gelince, Can Paker başta olmak üzere vakıftan kopmalar oldu.
Ve Can Paker ile Cüneyt Zapsu’nun öncülüğünde Kamusal Politikalar ve Demokrasi Merkezi (PODEM) adında yeni bir düşünce kuruluşu doğdu.
Kurucu yaklaşık 20 üye arasında Conrad Otelleri’nin sahibi Erdal Aksoy, Hamdi Akın ve kızı Pelin Akın, Limak Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Özdemir, Rona Yırcalı ve kızı Ayşe Yırcalı ile Etyen Mahçupyan ve Oral Çalışlar da bulunuyor.
TESEV’DEN NEDEN AYRILDI?
PODEM’in ilk projelerinden biri, Diyarbakır ve Urfa işdünyası ile Kürt sorununun çözümü için neler yapılması gerektiği konusunda görüşmeler yapmak oldu.
Başkan Yardımcısı Erdal Aksoy’un başkanlığında gazeteciler ve PODEM üyeleri iki kentte iş insanlarıyla görüşmeler yaptı.
Can Paker’le bu görüşmelerin hedefini ve PODEM’in kuruluş amacını konuştuk.Önce ayrılış nedenini anlattı
Paker: “TESEV’in 350 üyesi vardı. Mütevelli Heyet, yaptığımız çalışmaların yeterince muhalefet içermediği eleştirisinde bulunuyordu.
‘Biz muhalefet partisi değiliz’ dedik, ayrıldık. Biz her türlü Türk hükümetinin başarılı olmasını isteriz.”
Yapılan çalışmaların yanlış politikaları eleştirdiğini, ancak pozitif bir yaklaşım içinde olduklarını da ekliyor Paker.
Bir de örnek veriyor: “Hatta Sayıştay raporumuz için CHP’den teşekkür bile aldık.”Paker’in verdiği bilgiye göre, PODEM’de yapacakları çalışmalar arasında barış ve çözüm süreci, yeni anayasa, Türkler ve Ermeniler gibi konular yer alacak.
“Yanlışları eleştireceğiz. Önerilerimizi sunacağız, ancak muhalefet etmeyeceğiz” diyor Paker.
“Barış ve Çözüm Süreci” çalışması için de, Erdal Aksoy, yatırımların başlayabilmesi için önerilerinin yer aldığı özel bir çalışma hazırlamış. Paker, “Amacımız Batı ve Doğu arasında diyaloğun artması, sosyoekonomik koşulların düzeltilmesi için politika önerileri ve projeler geliştirmek” vurgusunu yapıyor.
Can Paker ve Cüneyt Zapsu gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yakın isimlerin kurduğu PODEM’in projelerinde ilk somut adım, çözüm süreciyle ilgili oldu.
Bu girişim, barışın yolunu açmak için etkili olur mu, bir düşünce kuruluşu olarak PODEM, TESEV’in başarısını yakalayabilecek mi, önümüzdeki günlerde izleyip göreceğiz...
Jale Özgentürk/Hürriyet
